DÜNYA, özel çocuklara verebileceğimiz mutluluk kadar mutludur. Onlar, yaşama mağlup bir şekilde başlayan, 86 milyon nüfuslu ülkemizde 10 milyona yaklaşan “özel çocuklar”dır.
Kıyaslama gerekirse, Avrupa’da 10 milyonun altında nüfusu olan birçok irili ufaklı ülkeler mevcut.
Güzel ülkemizde, bu kadar büyük bir kitleyi temsil eden “özel çocuklar”, elbette ki, bizlerden “özel” bir ilgi bekliyor. Onları hayatımızın önemli bir yerine koymalı, fazlasıyla hak ettikleri bir hayat tarzını sunmalıyız.
Elinizde ya da parmağınızda ufacık bir rahatsızlık vuku bulduğunda, bundan tüm vücudunuz etkilenir; huzurunuz ve neşeniz kaçar.
Aileler de böyledir. Eğer bir aile bünyesinde otizmli çocuk barındırıyorsa, her daim diken üstündedir ve her daim özenli olmak durumundadır.
Çünkü, bu “özel çocukların” mutluluğu kadardır mutluluğunuz. Onların yüzünü güldürebiliyorsanız, yaşamlarını “çekilir” ve “cazip” hale getirebilirseniz, sizlerin de mutluğu o oranda artacaktır.
Esasen bu durum bir “sosyal devlet” politikasıdır. Bu anlamda, özel çocuklarımıza, ihtiyaç duydukları her alanda destek vermek, aileleri eğitmek ve bu insanlara karşı çeşitli projeler geliştirmek insanlığın gereği, devletin de görevidir.
“Yörünge Spor, Sanat ve Eğitim Akademisi” tam da bu anlamda devreye giriyor. Ve oluşturduğu modern, sağlıklı ve çok amaçlı eğitim ve rehabilitasyon merkezinde, otizmli özel çocuklarımıza çeşitli alanlarda destek veriyor.
Bu mekânda “özel çocuklar”ın aileleri de kendilerine çeşitli aktivite alanları bulabiliyor.
Spor, kültür faaliyetleri, çeşitli turnuvalar ve sosyal etkinlikler bunlardan sadece birkaçı…
Otizmli çocukların fiziksel ve duygusal anlamdaki gelişimini sağlamak, onları çeşitli bilim dallarıyla desteklemek, hayatlarını anlamlandırmak ve yüzlerinde tebessüm oluşturmak için bütün olanaklarıyla devreye girmiş Yörünge Akademisi…
Eğitimli ve donanımlı ve en önemlisi şefkatli kadrosuyla “özel çocuklar” için tam anlamıyla bir mutlu ve umutlu dünya oluşturmakta.
Biz de Yalova TOBB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Gazetecilik Alanı olarak, Yörünge Spor, Sanat ve Eğitim Akademisi işletme sahibi Oğuzhan Başar ile üstlendikleri bu önemli misyon konusunda bir söyleşi yaptık. Biz sorduk, Sayın Başar samimiyetle cevap verdi.
-Sayın Oğuzhan Bey, böyle bir merkezi kurmayı ne zaman düşündünüz? Ülkemizde en zor ve bir o kadar da sorumluluk taşıyan bu merkezi hangi amaç ve motivasyonla tesis ettiniz?
“Aslında temel motivasyonumuz otistik ve diğer özel gereksinimli çocukların eğitimdeki eksiklerini yakından gözlemleyerek bütüncül bir şekilde ortadan kaldırıp kanıta dayalı çalışmalar ile desteklemek. Benim bu yola çıkışım, oğlumun otizm spektrum bozukluğu tanısına sahip olduğunu öğrenmemle başladı. Ve o zamandan itibaren ‘Bu “farklılık” için nasıl bir girişimde bulunabilirim’ diye düşündüm.”
-Bu anlamlı mekânda ne gibi hizmetler sunuyorsunuz ve bakıcı ve eğitmenlerin gerekli donanımları mevcut mu?
“Mekanımızda bakıcımız yok. Bütün personelimiz alanındaki eğitimlerini tamamlamış, eğitimciler, terapistler. Mekânımızda bahçede çamur mutfak, kum havuzu gibi çalışmalarımız mevcut. Kapalı havuzumuzda eğitmenlerimizin hepsi deneyimli ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan personellerimiz. Eğitim birimimizdeki hocalarımızın da hepsi ilgili bölümlerin alanlarından lisans diplomalarını başarı ile almış ve öğrenmenin asla bitmediğine inanarak eğitimlerine hâlâ devam eden eğitmenler.”
-Mesela birçok farklı iş kolu ve alanı varken, “özel çocuklar”ı olan aileler Yörünge Spor, Sanat ve Eğitim Akademisi’ni niçin tercih etsin?
“Özel gereksinimli çocukların ebeveynlerinin de psikososyal olarak desteklenmeye çok ihtiyaçları var biliyorsunuz ki. Bizlerin amacı, çocuklar eğitime devam ederken, ailelerin de bu zaman dilimini kendilerine yönelik aktif bir şekilde değerlendirmeleri.”
-Özel çocuklara sağlanan olanaklar nelerdir? Çocuklara, gerekli olan fiziksel ve eğitimsel bazda eğitim veriliyor mu?
“Kurumumuz, öncelikle büyük bir bahçe olmasının vermiş olduğu avantaj ile yaz döneminde bahçe etkinlikleri ile aktif olarak kullanılabilmekte. Bahçede bir alan yarattık. Çocuklarımızın bu alanda kendi fidelerini ekip, günden güne bu gelişimi gözlemleyerek sorumluluk bilincini geliştirmelerini amaçlıyoruz. Keza aynı şekilde kum havuzu ve çamur mutfağımız bahçede yaz döneminde keyifle kullanılıyor. Havuzumuzun kapalı olması yaz kış kullanıma olanak sağlıyor. Fizyoterapistimiz eşliğinde çocuklarımızın bireysel farklılıklarına yönelik hareket eğitimi, çocuk gelişimcimiz ve filortimme terapistimiz eşliğinde çocukların ihtiyaçlarını tamamlamaya çalışıyoruz. Psikoloğumuz ile de kimi zaman çocuklara kimi zaman da ailelerine psikososyal destek sağlamaktayız.”
-Şu anda bu işletmede kaç “özel çocuk” var ve bu çocukların geleceğe hazırlanmasında kaç kişilik bir eğitim ve rehabilitasyon kadrosu mevcut?
“Şu an için 20 öğrencimiz mevcut. Bizim için burası bir demo alanı. Bizler ilerleyen sürede daha büyük bir kampüse geçerek daha fazla çocuğa yardım eli uzatmayı hedefliyoruz. Personel sayımız çocuk bölümünde şu an itibariyle ana kadroda 5 fakat bizlere yüzme ve jimnastik alanında da çeşitli hocalarımız destek sağlamaktadır.”
-Çocukların aileleri, burada hangi hizmetlerden faydalanıyor?
“Aileler burada yoga, pilates, fitness, yüzme gibi olanaklarımızdan faydalanabilirler. Çocuklarını beklerken kafemizden temin edebilecekleri içecekleri, yeşillikler içerisinde kendilerine zaman ayırarak değerlendirebilirler.”
-Kaç yıldan beri bu anlamlı hizmeti yapıyorsunuz? Gelecekte hedefleriniz nelerdir?
“Bizler aslında çok uzun zamandır bu işin içerisindeyiz. Fakat ebeveyn olarak... Kurumumuz 2024’ün haziran ayında faaliyete geçti. Bu dönemde eksiklerimizi tamamlayarak adım adım hedefimize yaklaştığımızı düşünüyorum. Gelecekteki hedefimiz; edindiğimiz tecrübeler doğrultusunda tüm Türkiye’de daha geniş kampüsler açmak ve çocuklarımızın ihtiyacı olan o nitelikli bütüncül eğitim modelini hayata geçirebilmek olacaktır.”
-Ülkemizde Otizmli, Down Sendromlu ve özel çocukların eğitimi, rehabilitasyonu ve geliştirilmesi konusunda neler yapıyorsunuz, hedefleriniz nelerdir?
“Buradaki temel hedeflerimizden biri, buraya gelen her çocuğun toplumda bir yeri olduğunu anlamasına yardımcı olmak ve onların ihtiyaçları olan özgüveni desteklemek. Çocuklarımızın hepsi bizim için apayrı bir dünya. Bizlerin isteği, çocuklarımız sadece okuma yazma öğrenmekle kalmayıp; kendilerini burada özgürce ifade ederek toplumda yer edinmek için bir ön prova yapacakları bir alan sağlamak.”
-Bu konuda Devletimizden bir beklentiniz var mı? Türkiye Cumhuriyeti, “özel çocuklara” nasıl bir gelecek sunuyor, sizler hangi alanlarda Devletin daha ilerisindesiniz?
“Devletimiz bu konuda çok yüksek miktarda yatırımlar yapmakta zaten. Fakat bu yatırımların bir kısmı tam olarak alana yönelik kullanılmakta. Bizim temel hedefimiz, en başta kendi imkânlarımız doğrultusunda bu hayalimizi gerçekleştirmek. Doğru bir eğitim modeli oluşturup, bu modeli ilerleyen zamanlarda yaygınlaştırmak.”
-Haberlerde üzülerek izliyoruz. Bu tip rehabilitasyon merkezlerinde çocuklarımıza çeşitli şiddet uygulanan, kötü davranılan yerler de mevcut? Özel çocuklarımıza gerekli şefkat, sevgi ve ilgi gösteriliyor mu? Bu merkezde bulunan çocukların hayatına ne gibi bir dokunuşlarda bulunuyorsunuz?
“Biz bir akademi / yaşam merkezi olarak öncelikle rehabilitasyon kategorisinde değerlendirmiyoruz kendimizi. Maalesef ülkemizde böyle haberler son zamanlarda sık yaşanmakta. Otistik bir çocuk ebeveyni olduğumuz için, o empatiyi en iyi bizler kurabiliyoruz. Çocuğunuzu hiç tanımadığınız bir kişiye emanet etmek, umut dolu haberler beklemek ne demektir; en iyi bizler biliyoruz.Çünkü yaşadık bunları... Diğer kurumlar ticari veya kâr amaçlı olaya bakarken, personel seçiminde herhangi bir kritere bakılmaksızın sadece günü kurtarma düşüncesindeler. Bizler aksine, buradaki çocuklarımızı gönül bağıyla kucaklıyoruz. Çünkü bizim için öncelik onlar. Elbette ki çalışan eğitimci arkadaşlarımız alanlarında uzman kişiler. Fakat çok kez gördük ki günün sonunda önemli olan “insanlık”. Burada doğru şeyler yaptığımızı, çocuklarımızın buraya severek gelmesinden ve yüzlerindeki gülümsemelerden anlıyoruz. Amacımız, çocukların burada sevgi bağı ile bizlere güvenmesini sağla yıp, kendilerini mutlu hissetmeleri. Ben burada kurucudan ziyade, öncelikle bir babayım ve bu sektörde görülebilecek eksikleri görüp, temelden bunları kapatmak isteyen birisiyim.”
Yörünge Akademi kurucusu Oğuz Başar’a, bize ayırdığı vakit için çok teşekkür ediyor, hedeflerine ulaşmada başarılar diliyoruz.
Röportaj: Ahmet YÖRDEM
Fotoğraf: Fatma LEBEBİDİ/ Rümeysa ÇALIŞKAN